VERGİ KAÇAKÇILIĞININ HUKUKİ BOYUTU VE YARGI SÜREÇLERİ

  • Ana Sayfa
  • Blog
  • VERGİ KAÇAKÇILIĞININ HUKUKİ BOYUTU VE YARGI SÜREÇLERİ
VERGİ KAÇAKÇILIĞININ HUKUKİ BOYUTU VE YARGI SÜREÇLERİ

VERGİ KAÇAKÇILIĞININ HUKUKİ BOYUTU VE YARGI SÜREÇLERİ

Kaçakçılık suçları ve bu suçlara ilişkin cezai yaptırımlar, son dönemde kamuoyunun gündeminde önemli bir yer tutmaktadır.

Vergi mevzuatının karmaşık yapısı ile adli süreçlerin iç içe geçmesi, bu alanda bilgi ihtiyacını daha da belirgin hale getirmiştir.

Bu yazıda, kaçakçılık suçları ve yargılama süreçleri detaylı bir şekilde ele alınacak, okuyuculara kapsamlı bir bilgi sunulacaktır.

Suçun varlığından söz edebilmek için, ilgili fiilin kanunda açıkça suç olarak tanımlanmış olması gerekmektedir.

Bu durum, kanunilik ilkesinin vergi kaçakçılığı suçlarında da geçerli olduğunu göstermektedir.

Anayasa’nın ilgili maddesinde, suç ve cezalara ilişkin temel ilkeler düzenlenmiştir.

Buna göre, hiç kimse işlendiği zaman yürürlükte olan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz.

Aynı şekilde, ceza ve güvenlik tedbirleri ancak kanunla belirlenebilir.

Türk Ceza Kanunu’nda da suç ve cezalarda kanunilik ilkesi açıkça vurgulanmıştır.

Kanunun suç saymadığı bir fiil için ceza verilemez, idarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.

Kıyas yapılamaz ve suç içeren hükümler geniş yorumlanamaz.

Bu ilke sayesinde bireyler, yasak eylemleri önceden bilme imkânına sahip olur ve temel hakları güvence altına alınır.

Suçun oluşması için iki unsur gereklidir: maddi unsur ve manevi unsur.

Maddi unsur; fail, fiil, netice, nedensellik bağı ve konuyu kapsar.

Manevi unsur ise kasıt veya taksirin varlığı ile ilgilidir.

Vergi Usul Kanunu’nda kaçakçılık suçu beş farklı şekilde düzenlenmiştir.

Birinci ve ikinci tür suçlar, belge ve kayıt düzeni ile ilgiliyken üçüncü tür belge basımına dayanır.

Dördüncü ve beşinci türler ise ödeme kaydedici cihazlara yapılan müdahaleleri konu alır.

Birinci grupta yer alan suçlar şunlardır:

Defter ve kayıtlarda hile yapmak, gerçek olmayan işlemler kaydetmek veya matrahı azaltacak şekilde kayıt düzenlemek.

Belgeleri tahrif etmek, gizlemek veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlemek ve kullanmak.

Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge, gerçek bir işlemi miktar veya mahiyet açısından yanıltıcı şekilde yansıtan belgedir.

Bu tür belgelerin tespiti için şu unsurlar önemlidir:

Belgenin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, delillerle kanıtlanması, zorunlu bilgilerde tahrifat olup olmadığı, kişisel bilgilerin doğruluğu ve vergi incelemeleri sonucunda rapora bağlanması.

İkinci grupta ise defter, kayıt ve belgeleri yok etmek, sahte belge düzenlemek veya kullanmak yer alır.

Sahte belge, gerçekte var olmayan bir işlemi varmış gibi gösteren belgedir.

Belgelerin delil niteliği taşıması için usulüne uygun düzenlenmiş ve kullanılmış olması gerekir.

Sadece ihbar veya şikâyet, tek başına yeterli değildir.

Sahte belgenin kayıtlara intikal ettirilip ettirilmediği ve matrah tespitinde kullanılıp kullanılmadığı önemlidir.

Yargılamada gerçeğe ulaşmak için karşılıklı incelemeler yapılmalı, mal veya hizmet tesliminin gerçekliği araştırılmalıdır.

Üçüncü grupta, yetkisi olmadan belge basmak veya bilerek kullanmak suç sayılmıştır.

Ancak elektronik uygulamalar bu suç türünü büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır.

Dördüncü grupta, ödeme kaydedici cihazlara yapılan izinsiz müdahaleler yer alır.

Buna göre, cihazın mührünü kaldırmak, yazılımını değiştirmek, kayıt dışı satışa imkân vermek suçtur.

Ayrıca, kayıtları değiştirmek, silmek veya Bakanlığa iletilmesini engellemek de suç kapsamındadır.

Beşinci grupta ise tütün ve alkol piyasasında, vergi güvenliğini sağlamak amacıyla kullanılan özel etiket ve işaret sistemlerine müdahale etmek suç olarak tanımlanmıştır.

Bu sistemlere yapılan müdahaleler, bilgilerin Bakanlığa iletilmesini engelleyebilir veya yanıltıcı bilgi iletilmesine neden olabilir.

Suçun oluşması için kastın varlığı şarttır.

Taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Savunma aşamasında kast-taksir ayrımı yapılabilir ve manevi unsurun eksikliği halinde beraat kararı verilebilir.

İdari aşamada, sahte veya yanıltıcı belge kullanıldığı tespit edildiğinde Vergi Suçu Raporu düzenlenir ve Cumhuriyet Savcılığına bildirilir.

Vergi kaybı oluşması halinde cezalar artırılabilir.

Bir belgenin sahte olabilmesi için hukuki sonuç doğurma yeteneği olmalı, vergi kanunlarına göre düzenlenme ve saklanma zorunluluğu bulunmalıdır.

Aksi halde, kaçakçılık suçundan söz edilemez.

Yargıtay, belgeyi hukuki sonuç doğuran yazı olarak tanımlamaktadır.

Vergi suçlarının bildirilmesi, Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir.

Vergi incelemesi sırasında suç tespit edildiğinde, yetkili memurlar tarafından Cumhuriyet Savcılığına bildirim yapılması zorunludur.

Kast unsuru, vergi inceleme elemanları tarafından değerlendirilir ancak bu durum eleştirilmektedir.

Çünkü suçun unsurlarının tespiti adli makamların görevidir.

Bazen suç, adli makamlarca tespit edilebilir ve vergi dairesinden inceleme talep edilebilir.

Yeterli şüphe oluşması halinde savcılık iddianame düzenler, aksi halde takipsizlik kararı verilebilir.

Genel kural, vergi incelemesinin tamamlanması ve rapora bağlanmasıdır.

Ancak istisnai durumlarda doğrudan kamu davası açılabilir.

Kamu davası sürecinde, iddianame mahkemeye sunulur.

Mahkeme iddianameyi kabul ederse dava açılır, sanık duruşmaya çağrılır.

İddianamenin tebliğ edilmemesi veya eksikliklerin bulunması halinde itiraz edilebilir.

Yeterli delil bulunmazsa kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir.

Anayasa Mahkemesi, etkin pişmanlık hükümlerine ilişkin bir maddeyi iptal etmiştir.

Buna göre, ceza indiriminden yararlanmak isteyenlerin vergi yargısı yoluna başvurma hakkı engellenemez.

Sonuç olarak, vergi kaçakçılığı suçları hem devlet hem de özel sektör açısından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

Bu alanda caydırıcılığı artırmak amacıyla çeşitli düzenlemeler yapılmıştır.

Ancak, özellikle KDV kaçakçılığı gibi alanlarda suç işleme eğilimi devam etmektedir.

Kaynakların verimli kullanımı açısından, denetim mekanizmalarının etkinleştirilmesi önem taşımaktadır.

Mükelleflerin, devletten önce suçtan haberdar olma imkânının her zaman bulunmadığı unutulmamalıdır.

Kaynak: hukukihaber.net

0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!

Avukat Melih Başyiğit | Ayrancılar Avukat, İzmir Avukat, Torbalı Avukat

Av. Melih BAŞYİĞİT

Yazar

"Ben Avukat Melih BAŞYİĞİT, 35 yaşındayım ve İzmirliyim. Doğup büyüdüğüm bu güzel şehirde adaletin sesi olmak için yıllardır büyük bir özveriyle çalışıyorum..."

Yorum Yaz

Avukat Melih Başyiğit | Ayrancılar Avukat, İzmir Avukat, Torbalı Avukat